ARADAKİLER…

Paylaş
  • “Ben güzel gözlü kadınları severimBir de küçük ayaklıları, uzun boyunlularıHem nasıl severim, öyle severim işteTerler avuçları, kesilir soluklarıBen mahzun kadınları severimYavru ceylanca kadınları, ürkekçeHem nasıl severim, öyle severim işteBilemezsiniz ne güzeldirler, öpüştükçeBen akıllı kadınları severimDüşünen, az konuşan, çok bilenHer yerde, her zaman nazı çekilenHem nasıl severim, öyle severim işteİçimde büyük, sonsuz ateşler yanmalıÖlümüm bile, o kadın yüzünden olmalı”
             Yukarıdaki dizeler, 1984 yılının 4 Kasımında aramızdan ayrılan Ümit Yaşar Oğuzcan’ a ait. Şairi özlemle anıyorum. Okuduğunuz dizeleri daha bilinir kılan ise, Halit Ziya Uşaklıgil’ in “Aşk-ı Memnu” adlı romanının ikinci televizyon uyarlaması. Ne Ümit Yaşar Oğuzcan, ne de Halit Ziya Uşaklıgil günün birinde yollarının böylesine kesişeceğini tahmin bile edemezdi kesin. 
             Aşk-ı Memnu romanının ilk televizyon uyarlaması 1975 yılında TRT’ de yayınlanmıştı. Hikayeye sadık kalınmasına çalışılarak yeniden düzenlenen ikinci televizyon uyarlaması ise 2008  ile 2010 yılı dizi sezonunda bir televizyon kanalında yayınlandı. İlk uyarlamaya oranla daha fazla izleyici kitlesine sahipti, Perşembe gecelerinin en çok izlenenleri arasındaydı. Dizi karakterlerinin giyim-kuşam ve yaşam biçimlerine öykünenler, mağazalarda bu karakterlerin elbise, çanta ve ayakkabılarından almaya çalışanlar, küçücük dünyalarına o debdebeli yaşayışı sığdırmayı deneyenler, aşkın tarifini izledikleri bu diziye göre şekillendirenler…
             Derken, dizinin Adnan Ziyagil karakterini canlandıran Selçuk Yöntem, kendisini yeğeniyle aldattığını ancak dizinin sonunda öğreneceği eşi Bihter’ le birinci evlilik yıl dönümlerinde yukarıdaki şiiri okur. Dizinin şiir okunan bölümü sona erer ermez pek çokları klavyelerine, bazıları da kitaplıklarına yöneldi. Huşu içinde şiiri tekrar ve tekrar okudu, yetmedi sevgilisine yazdı gönderdi.
             Ne Ümit Yaşar Oğuzcan, ne de Halit Ziya Uşaklıgil tüm bunları göremedi. Peki dizi senaryosunu şöyle bir hatırlayalım mı? Adnan Ziyagil bir kız ve bir erkek çocuk babasıdır. Boğaza nazır yalısında şatafatlı bir yaşam sürmektedir. Eşi, yakalandığı hastalığın pençesinden kurtulamaz ve ölür. Adnan Ziyagil tam 12 yıl boyunca bir evlilik yapmayı düşünmez. Çocukları mürebbiye gözetimindedir. Kendisi de bir başkasını hayatına almayı düşünmemiştir. Sürekli eşinin mezarını ziyaret eder. Bu ziyaretleri sırasında Bihter ile karşılaşır. Bihter de babasını bir süre önce kaybetmiş genç, alımlı ve hırslı bir kadındır. Adnan Ziyagil, aslında Bihter’ in annesi Firdevs hanımın yakın takibindedir. Hatta Firdevs hanım Adnan Ziyagil’ in kendisine evlenme teklifinde bulunacağını sanmaktadır. 
             Fakat öyle olmaz. Çünkü Adnan Ziyagil, Firdevs hanımın engellemelerine, kızı Nihal’ in tepkiselliğine rağmen Bihter ile evlenir. Behlül, Adnan Ziyagil’ in uzak bir akrabası, delişmen ve yakışıklı bir gençtir. Sayısız ilişkisi dilden dile dolaşan Behlül, evvelce de Bihter’ in ablası Peyker ile fırtınalı bir ilişki yaşamış, bu ilişkinin ardından Peyker dizinin kötü karakteri mi yoksa bazı bilmeceleri ortaya çıkaran yüzü mü olduğuna izleyicinin tam karar veremediği Hilmi Önal’ ın oğlu Nihat’ la evlenir. Nihat, Peyker’ in Behlül ile ilişkisini bilmektedir. Bihter ile Adnan Ziyagil evlendikten sonra sık sık Behlül ile karşılaşmak durumunda kalmaktadır.
             Fakat Behlül ile Bihter arasında filizlenen aşk, olayların seyrini değiştirir. Bu ilişkiyi fark eden ve Ziyagil yalısında şoförlük yapan Beşir, gördüklerini hiç kimseye anlatamaz. Bihter ile Behlül’ ün yakınlaştıkları bir anı kamera ile de kaydeden Beşir, babası gibi sevdiği Adnan Ziyagil’ e ve dizinin sonraki bölümlerinde Behlül ile nişanlanan Nihal’ e duyduğu derin sevginin ağırlığı altında ezilmektedir. Beşir, askere alınmasına da engel oluşturan bir hastalığı bünyesinde taşımaktadır. Bihter ve Behlül’ ün ilişkilerinin gizli tanığı haline gelmesi, bu hastalığı iyice derinleştirir. …………………………..
             Dizinin final bölümünde Bihter intihar eder. Behlül yalnız kalır, Ziyagil ailesi kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışır.
            İnsan sormadan edemiyor. Yahu Adnan bey gidip Firdevs hanımla evlenseydi, sonra Behlül Bihter’ le tanışıp yakınlaşsaydı, Nihal Beşir’ in gizli aşkına karşılık verseydi olmaz mıydı? Ya da Adnan bey çocuklarının mürebbiyesi Deniz hanımla evlenseydi, Beşir kendisini için için seven yalının kahyası Süleyman efendinin kızı Cemile’ yle evlenseydi, Nihal de Behlül ile olmaz mıydı? Olmazdı. Olsaydı aradakilerin hiçbiri olanaksızlaşırdı. Ama hayatı aradakiler belirliyor galiba. Aradakilerin ne ve nasıl olacağına ise yaratıcı güç karar veriyor. 
             Şiirli-dizili-öykülü bir yazı oldu. Umarım katıp karıştırmamışımdır her şeyi birbirine. Neyse ki aradakiler var. Esenlikler dilerim efendim…

FIRAT AVCI