Aşılar Güvenli mi?

Paylaş

Aşıyla ilgili üretim yapan merkezi kuran, aşılama işlemlerini vatandaşlarına ilk uygulayan bir ülkede, ‘aşı karşıtlığı’ şeklinde algılanan kampanyaları bilimsel ve sosyolojik olarak incelemek gerekir.

Eczacı Ali Murat Duman aşı hakkındaki gerçeleri açıkladı;

Aşılar, insanları belirli hastalıklardan korumak için geliştirilmiş bulunan  koruyucu  ilaçlardır. Her aşının kullanılabilecek duruma gelmesi, toplumda yaygın olarak kullanılabilmesi için gerisinde uzun bir zaman ve çokça yapılmış bilimsel araştırma gereklidir.

Aşılar, birden bire ortaya çıkmış fabrikasyon ürünler değildir. Öncelikle bu basit ama önemli noktayı kamuoyu açısından netleştirmiş olalım. Toplumda bazı hasalıklar vardır, küçük yaşlardan itibaren önlem alınmadığı takdirde sonu ölümle biten ciddi rahatsızlıklardır bunlar.

Kızamık, difteri, boğmaca gibi toplumda sık görülen bazı hastalıklar, küçük çocuk ve bebeklerde ciddi sorunlara ya da ölümlere neden olabilirler. Toplumda özellikle son 10 yıldır görülen aşılara karşı  güvensizliğin altında, aşıların etkili olmadığı iddiasından daha çok aşıların üretildiği ülkelerin bazı kesimlerde var olan algısıdır.

Aslında aşılardan daha çok geldikleri ülkelere güvensizlik var desek abartmış olmayız.

Dünya’da aşı işlemini ilk yapan ülkelerden biriyiz. Aşıyla ilgili üretim yapan merkezi kuran, aşılama işlemlerini vatandaşlarına ilk uygulayan bir ülkede, “aşı karşıtlığı” şeklinde algılanan kampanyaları bilimsel ve sosyolojik olarak incelemek gerekir. İnsanları aşılardan uzaklaştıran temel kaygıları net ve bilimsel biçimde ayıklamadan, toplumda yanlış veya doğru bir çok haber, çağrı ve bilgi ile insanlar gittikçe aşılardan uzaklaşacaklardır.

İşin bilimsel tarafına kısa değinelim, bazı aşılarda koruyucu olarak kullanılan timerosal (etil civa) adlı bir madde vardır. Aslında yaşadığımız doğal çevrede de bulunan bu madde, mekanizma olarak çok hızlı bir şekilde vücuttan atılır.

Bu nedenle belirli oranlara ulaşmadığı sürece vücuda toksik bir etkisinin olmaması ve insana zarar vermemesi beklenir. Aşılar eskiden çoklu doz dediğimiz ve çok sayıda insana aynı anda veya kademeli olarak yapılan bir formda üretilir ve kullanılırdı.

Şimdi hala bu şekilde kullanılan yerler var mıdır bilmiyorum ama, tiomersal dediğimiz koruycu civa bileşiği, bu çoklu aşı preperatlarının uzun süre bozulmadan dayanabilmesi için kullanılıyor. Şimdi artık ülkemizde de tercih edilen tek dozluk aşı formları kullanılıyor sıklıkla.

Tiomersal ile ilgili sıklıkla dile getirilen iddia  otizm yapmasıdır.

Bu konuda lehte veya aleyhte  bir çok argüman üretilebilir, hatta kanıt sunulabilir. Ama burada akıllıca olan strateji, tiomersal maddesinin  masum olduğunu kanıtlamaya çalışmak değil, aşıların şüpheli maddelerden arındırıldığına ikna etmektir . 

Aksi takdirde, samimi niyetlerle ve halis duygularla kendilerine göre toplumu bu konuda uyarıp insanları aşıdan uzaklaştırmaya çalışanlar olacağı gibi, kötü niyetlerle veya  cahilce  bu yönde yanlış yönlendirmeler yapanların da önü açılmış olacaktır.  

Yine aynı şekilde,  aşılarda aşının etkisini artırmak için kullanılan adjuvan adı verilen alüminyum ve skualen gibi maddeleri bulunmaktadır. Bu maddeler de aynen cıva bileşikleri gibi doğada çok yaygın olarak bulunurlar ve insanlar aşılarda karşılaştıkları adjuvanlardan çok daha fazlası ile günlük hayat içerisinde karşılaşırlar ve hatta maruz kalırlar.

Hemen şunu da belirtelim, her aşının içinde adjuvan yoktur. Örneğin grip aşıları alüminyum içermezler.

Bugüne kadar yapılan bir çok bilimsel araştırmalar aşıların içindeki adjuvanların insana zarar vermediğini göstermiştir.

Lakin aynen tiomersal örneğinde olduğu gibi bunun aksini iddia eden kesimler de bulunmaktadır. En azından bir şüphe dahi olması insanların aşılardan uzaklaşmasına sebep olmaktadır.

Bu nedenle, öncelikle yapılması gereken ilk iş, aşılar hakkında olumsuz görüşleri olan, kurumsal stk kimliğine sahip, bu işi ciddiye alan kesimlerle yakın bir ilişki kurup, onların endişeleri hakkında yeterli bilgi ve fikir sahibi olmaktır. Görülecektir  ki, bu şekilde bir irtibat sonucu,  muhtemelen aşıya değil, aşının üretim biçimine, içine katılan yardımcı maddelere ve üretildiği ülkelere güvensizlik olduğunu daha çok duyacaklardır. Aşıya kökten karşı olan ve aşının gereksiz olduğunu düşünenlerle ilgili ise, konuşacak hiçbir şeyimiz yoktur.

Üretilen herhangi bir aşının “etkisiz” olması ile , Aşının “etkisiz” olması arasında fark vardır.

Bu ilk adımı yapmadığınız takdirde,  aşı ve aşılanma işinin sadece tıbbi bir bilimsel olaydan ibaret olduğunu zannedersek , sosyolojik ve psikolojik boyutlarının da bulunduğunu ıskalamış olursunuz. Bu  yaklaşım ne bilime ne de topluma fayda getirmez.

Toplumun aşı konusunda hem bilimsel hem kültürel olarak ikna olmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Vatandaşın bu  konuda, ilgili makamlara güvenmesi, inanması ve gerekirse oluşturulacak denetim mekanizmalarının içine dahil edilmesi  iyi bir başlangıç olacaktır. Aşı konusunda başlangıç noktamız burası olmalıdır. Öncelikle güven.

Bu kapı açılmalıdır. Bu kapının açılışı aşı ve aşılanmanın lehine olacaktır.

kaynak : saglikciyiz.com.tr