Eczacı Ali Murat DUMAN…Maske Hakkında Bilmediklerimiz

Paylaş

Çin’de çıkan Korona virüsünden sonra, herhalde dünyada en çok konuşulan kelimelerden biri MASKE olmuştur. Çin sanırım başına gelen bu felaketin verdiği panik ile, tüm dünyadan alabildiği kadar maske almaya başladı. Maskeler daha 2-3 ay öncesine kadar sıradan, eczane raflarında arka sıralarda aylarca kalan, seyrek olarak müşterilerin 1-2 tane aldığı ürünler sınıfındaydı. Şimdi Türkiye de dahil olmak üzere,  Korona virüsü başta olmak üzere, tüm virüs ve bakterilerden korunabilmek için başta cerrahi maskeler olmak üzere bir çok maske türünü kullanmaya başladı. Peki gerçekten bu maskeleri taktığımız zaman bizi korur mu? Ameliyat maskeleri ilk olarak 1800’lerin sonunda bir ameliyathanede kullanılıp tanıtıldı. İki kat gazlı bezden yapılarak kullanılmıştı. 1918’deki İspanyol gribi salgını (20-50 milyon insanı öldüren salgın) sırasında ve sonrasında maskeler halk arasında bilindi ve kullanılmaya başlandı. Öncelikle şunu söyleyelim. Piyasada yıllardan beri var olan klasik ve basit maskeler, “toz maskesi”, “doktor maskesi”, “ameliyat maskesi” gibi isimlerle anılıyor. Kullanım amacı esasen ameliyat ortamlarında ve sağlıkla ilgili alanlarda kısmen de olsa koruyuculuk olan bu maskeler, boyacılar, sıvacılar, badanacılar tarafından da tercih edilebiliyorlar. Anlayacağınız çok klasik ve basit bir ürün. Şimdilerde altın kıymetinde ama! İnsan, soluma, konuşma, öksürme, hapşırma gibi durumlarda ağızda ve burundaki müköz zarlardan salgılanan damlacıkları az veya çok miktarlarda çevresine yayar. Bu damlacıklar hızlı bir şekilde buharlaşır ve damlacık çekirdekleri şeklinde havada asılı kalır. Bu çekirdeklerin büyük bir kısmının çapları 0.5 μm ile 12 μm arasındadır. Ve bunlarda her türlü mikrobun olması, üremesi muhtemeldir. Maske takarak bunlardan gelecek riskleri olabildiğince minimize etmeye çalışırız. Yapılmış enteresan çalışma sonuçları var. Bu sonuçlara bakıldığında, zaten yapısı açısından koruyuculuk oranı çok tartışmalı olan bu maskeler, bir de olması gerektiği gibi kurallarına uygun olarak takılmazsa, gereksiz bir yük haline de gelebilir. American Journal of Infection Control‘de 2015 yılında yayımlanan bir araştırma, insanların bir saat içerisinde ortalama 23 kez yüzlerine dokunduklarını ileri sürüyor. Yani elimiz ayağımız bir yerde durmuyor desek yeridir. Maskeler Virüsten Korumaz (mı)? Emerging Infectious Diseases‘da 2009 yılında yayımlanan bir araştırmada sonuçlar, insanların sadece % 21’inin önerilen süre boyunca maskeleri tutabildiğini gösteriyor. Yine, Journal of Orthopaedic Translation’da yayımlanan bir çalışma, cerrahi maskelerin ameliyathanede bakteriyel kontaminasyon kaynağı olabileceğini de göstermiş. Her ne kadar cerrahın burnu ve ağzından saçılması muhtemel bakteriler için bir bariyer oluşturma amacıyla tasarlanmış olsalar da, bu çalışmada kullanılan maskelerin dış tarafında bakteri bulgusuna da rastlanılmış. Yani anlayacağınız çok dikkatli olamayabiliyoruz. Toz maskeleri veya cerrahi maske dediğimiz maskeler için farklı standartlar bulunmaktadır. Amerika ve Avrupa Birliği standartları en çok kullanılan ve bilinen standartlardır. Ülkemiz Avrupa Birliği standartlarını tercih etmektedir. Toz veya cerrahi maskelerin maskelerinin Avrupa standart EN 149 dur. EN 149 a göre maskeler 3 koruma sınıfına ayrılmıştır. Sağlık tesislerinde ve diğer profesyonel birimlerde tercihi zorunludur. Siz yüzünde maske ile dolaşan insanları gördüğünüzde, bu maskelerin aralarında bu tür teknik farkların olduğunu gözle göremezsiniz. Bunlar; FFP1: Mekanik çalışma ortamlarında ortaya çıkan zehirli olmayan tozlar için koruma sağlar. Bu tip tozların solunumu uzun sürede solun sistemini tahriş edebilir. FFP1 Maske Toksik tozlara ve fibrojenik tozlara karşı koruma sağlamaz. Bu önemli. FFP2: Ortamdaki katı tozların yanı sıra duman ve aerosellere (havadaki küçük sıvı parçacıkları) karşı koruma sağlar. FFP2 Maske fibrojenik tozlara karşı koruma için kullanılabilir.  FFP3: En üst koruma seviyesine sahip toz maskeleri bu gurubundadır. Zehirli toz, duman ve aerosellere karşı koruma sağlar. Bakreri, virüs ve bitki sporlarına karşı koruma sağladığı gibi kanserojen ve radyoaktif maddelerin tozlarının bulunduğu ortamda solunum koruyucu olarak da kullanılabilir. Amerika kökenli olan bir de N95 isimli maske var. Avrupa karşılığı FFP3 standardındaki maske oluyor. N95 maske, takan kişiyi içinde bakteri ve virüs bulunabilecek olan çok küçük partiküllerin solunmasından büyük oranda koruyor. Bunlar yüze sıkıca oturur ve bu sayede de havanın çoğu maskeden geçerek solunmuş olur. N95 maskeler (bunlara respiratörler de denir) tıpkı cerrahi maskeler gibi bir kere kullanıldıktan sonra atılmalıdır. Maskeyi çıkardıktan sonra veya maske henüz takılı durumda iken maskeye dokunmaya bağlı olarak el temizliği çok önemlidir. N95 ve muadili olan FFP3 standardındaki maskeler 2000’li yılların başında sağlık personelinin SARS yüzünden hastalanmaları ve ölmeleri sebebiyle bulaşıcı solunum enfeksiyonlarına karşı tekrar gündeme geldi. Yani klasik maskelerin de ötesinde ciddi tedbirler alınması gerektiği ve bu işin şakasının olmadığı anlaşıldı. Piyasada var olan maskeler kağıttan veya nonwowen kumaştan yapılabiliyor. Nonwowen kumaştan yapılanlar daha iyi şekilde partikül tutabiliyor. Nonwowen kumaş dokuma veya örme tekniği ile üretilmeyip daha basit yöntemler ile elde edilen kumaş demek. Bu nedenle hem sıhhi hem de ucuz olabiliyor. Maskelerin doğru kullanımı nasıl olmalıdır? Maske, ağzı ve burnu tamamen kapatacak ve yüzle maske arasında boşluk kalmayacak şekilde takılmalıdır. Maske takılı iken maskeye dokunmaktan kaçınılmalı, kullanılmış bir maskeyle temas ettikten sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. Suyun bulunmadığı durumlarda alkollü el dezenfektanı kullanılmalıdır. Maske ıslandığında ya da nemlendiğinde yeni ve kuru bir maskeyle değiştirilmelidir. Tek kullanımlık maskeler tekrar kullanılmamalı, maske kullanıldıktan sonra derhal çöpe atılmalıdır.  Yazımızın sonuç bölümünde, bir eczacı olarak benim önereceğim MASKE türüne değineyim. Size şu veya bu ticari marka önermeyeceğim.  Hem viral risklere karşı iyi bir koruyucu, hem de günlük işlerimizde kullanıma müsait olabilecek bir maske olmalı. Maskenin üzerinde nanofiber membranlar olmalı, nano boyutta liflerden oluşan filtrelere sahip olmalı. Bunlar nan boyutta gözeneklere sahip olacağı için virüslerin, bakterilerin ve her türlü tozların ağız içine girmesine engel olacaktır. Bu günden sonra bu teknoloji ile üretilmiş, kalitesi sertifikalarla belirli olan maskeler bütün dünyanın gündeminde olacaktır. 

Hepinize virüssüz sağlıklı bir hayat diliyorum.

kaynak ecz .Ali Murat Duman