Emine Bulut’un çığlığını duyup resim sergisi açmaya karar veren Yeşilçay’dan ‘Avrat Otu’

Paylaş

‘İkinci Bahar’ dizisinin Gülsüm’ü, ‘Asmalı Konak’ın Bahar’ı, ‘Eğreti Gelin’ filminin Kostak Emine’sinin aralarında olduğu karakterlerle belleklere kazınan Nurgül Yeşilçay, bu kez resimleriyle sanatseverlerin karşısına çıktı.

Çeyiz Çocuk… Fotoğraflar: Mustafa Kızıl

Çocukluğundan beri resim yapan, lise yıllarında eğitimini alan Yeşilçay, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü bitirip oyuncu oldu. Ancak, “İlk aşkım” dediği resmi zaman zaman kopsa da bırakmadı. Resim ona, çekim aralarında, günlük hayatının yoğun temposunda özgürlük alanı sundu, rehabilitasyon aracı oldu.

Sergi açmaya iten şey Emine Bulut’un çığlığı

Evde TV izlerken bile resim yapan ünlü oyuncu, 18 Ağustos 2019’da, 10 yaşındaki kızının gözü önünde eski eşi tarafından bıçaklanan Emine Bulut’un ölmeden önceki, “Ölmek istemiyorum” çığlığını duyunca sergi açmaya karar verdi.

Kadınların sesi daha yüksek çıksın, kadına yönelik şiddetle mücadelede çorbada tuzu olsun diye son dört yılda yaptığı, çoğunun teması kadın olan 14 tablo ve bir heykelin yer aldığı ‘Avrat Otu’ sergisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür A.Ş.’nin desteğiyle hazırlandı.

Erkekler Ağlamaz

Yeşilçay’a göre kadın da ıspanaktan zehirlenmelerin yaşandığı sırada ‘şifalı’ diye bilinirken birden ‘zehirli’ olan avrat otu gibi.. anaerkil düzenin hakim olduğu bu topraklarda iklim, kadın için nasıl değiştiyse avrat otu için de öyle değişti. Sergiye ev sahipliği yapan İstanbul, Ayvansaray’daki Anemas Zindanları ise kadının ve avrat otunun ‘kıstırıldığı zindanı’ imgelediği için mekan olarak biçilmiş kaftan!

Açılış öncesinde, Diken’in sorularını yanıtlayan Yeşilçay’ın resimlerinde sadece Emine Bulut’un değil, 3 Aralık 2019’da cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından öldürülen Ceren Özdemir’in, 2015’te, Mersin’de minibüs şoförünün öldürdüğü Özgecan Aslan’ın ve bu satırlara isimleri sığmayacak kadar çok sayıdaki kadının feryadı, yakınlarının acısı var.

Geçmişte küçük tuvallere resim yapan Yeşilçay, büyük tuval kullanmaya başladığı dönemde bir süre bir arkadaşıyla atölye tuttuğunu şimdi ise evinin üst katını atölyeye çevirdiğini söylüyor.

Kağıt Bebek

Kadınlık hallerinden, şıkır şıkır olmasından, kilolu olmasından, anne kimliğinden, kısacası büründüğü her rolden çok etkilenen, resimlerinde ağırlıklı olarak kadın temasını işleyen Yeşilçay, ilk kişisel sergisini açmaya nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor: “Sergi açma fikrim yoktu. Bir sabah kalktım. Emine Bulut cinayeti yaşanmıştı. İlk defa bir kadın gözümüzün içine bakarak, ‘Ben ölmek istemiyorum’ diye haykırdı. Çok etkilendim. Daha öncesinde kadınlar katlediliyordu ve biz üçüncü şahıslardan dinliyorduk olup biteni. “

“Görsel bir şeyin konuşmaktan daha etkili olduğunu düşündüm” diyen Yeşilçay, kadınların yaşadığı sorunlarla, maruz kaldıkları şiddetle mücadelede ‘işe yaramak istediğini’ ve popülaritesini bu amaç için kullanmak istediğini söylüyor. Ve, ekliyor: “Sergiden elde edilecek gelir Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma Derneği’ne (ÇABA) bağışlanacak. Çocukların okuması için kullanılacak. Resimler için fiyat belirledim ama burada açıklamak istemiyorum. İlgilenenler bizimle iletişime geçebilir.”

Kibele


Ağırlıklı olarak yağlıboyayla yaptığı resimlerde çini ve kilim motifini sıklıkla kullanan Yeşilçay, “Anadolu kadınının tuvali kilim, kederini, sevincini her şeyini kilime aktarmış ben de bez parçasının üstüne boya sürerek anlatıyorum” diyor.

‘Kibele’lerin, Afrodit’lerin torunlarıyız’

16 bin yıl önce bu topraklarda anaerkil toplum düzeninin egemen olduğunu ‘bizlerin bereketle, doğaya hakimiyetiyle, aşkla ön plana çıkan Kibele’lerin Afrodit’lerin torunları olduğumuzu, anaerkilliğin dünyaya bu topraklardan yayıldığını‘ anımsatan Yeşilçay, “Ben o nedenle bu toprakları çok önemsiyorum. Madem bütün dünya kadın durumundan dertli; eğer bir şey yapılacaksa bizim tekrar özümüze dönüp bunları hatırlayıp dünyaya hatırlatmalıyız” diyor.

‘Dünyaya öncü olabiliriz’

Türkiye’nin yürütülen mücadelede dünyaya öncü olabileceğini düşünen Yeşilçay’ın serginin adının neden avrat otu olduğuna dair soruya ise yanıtı şöyle: “Aslında avrat otunu kadına benzetiyorum. Kadının da böyle hurafelerden dolayı bir zindana sıkıştığını düşünüyorum. Şifalı diye bilinirken zehirli olduğu için zindana atılan avrat otunu kadına benzetiyorum. ‘Ispanağın hiç mi suç mu yok’ demek istiyorum. Avrat otu bu kadar yararlıyken, kozmetikte kullanırken altı ay öncesinde birden biri çıktı ‘Zehirli’ dedi. Kadın da Kibele ve Afrodit’ten bugünlere geldi avrat otu gibi.”

“Mini etek giymeseydi, şort giymeseydi”“O saatte ne işi vardı orada”“O da kocasına öyle davranmasaymış”“Adam namusunu temizlemiş” gibi söylemlerden yakınan Yeşilçay, bir devrime gitmek gerektiğini düşünüyor ve açtığı serginin buna katkısı olacağını umuyor.

Yeşilçay, serginin açılışında kendisini yalnız bırakmayan Arzum Onan (sağda) ve Azra Akın’la.

Resimlerinde tek bir mesaja bağlı kalmayı tercih etmeyen, izleyiciye kısıtlama getirmek istemeyen usta oyuncu, “İzleyici nasıl görüyorsa o, tarz olarak da modern oryentalist, abstrakt, gerçekçi olduğunu söyleyen var ama ben kategorize etmiyorum” diyor.

Resim yaparken mutlaka müzik dinleyen Yeşilçay, kadınlar için verilen mücadeleden umutlu. Serginin devamı gelir mi bilmiyor ama resim yapmaya devam edeceğinden emin.

Selçuk Aydemir’in ‘Mahalleden Arkadaşlar’ adlı kitabından uyarlanan, Alper Kul’la kamera karşısına geçtiği son filmi ‘corona’ nedeniyle ne zaman gösterime gireceğinin belli olmayan Yeşilçay’ın sergisi 5 Nisan’a kadar her gün 10:00–19:00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir. 

kaynak diken.com.tr Seçil Türesay