Nereden başlayacağım hiç bilmiyorum Osman. Uzun bir yazı umarım senin sıkmaz. Ama sonuna kadar okumanı istiyorum… İlk görüşte anlamıştım doğru adamın sen olduğunu. Var olmayan ülkemin en güzel bahçesinde, mor salkımların arasında beni bekleyen senmişsin… İnsan olmanın erdemi imkansıza karşı gösterilen duruşsa şayet, başım çok dik Osman. İçimdekileri bilsen koşar boynuma sarılırdın. Belki korkarsın, ağır gelir aşkımın yükü diye sana bunları anlatmamak için kendime söz vermiştim ama susmakta istemiyorum artık… En başta yanına yamacına yaklaşmak istememiştim, çünkü başıma bunların geleceğini hissettim. İnsan felaketini hisseder Osman.
Hayat kadar gerçek hislerim. Sevmenin bir gram kıymet görmediği kalplerden kalktım geldim sana. Sonra sen de bana sarıldın ama birinin sana kucak açması, sana hazır olduğu anlamına gelmezmiş. Ben yine de tam o anın bir fotoğrafını çektim hafızamda, gözümü kapadığım her an benimle…
Pamuk kalbini tuğlalar örüp kapatmışsın, aslında çıkmak için çırpınıyor ama duvarlar çok yüksek, ben de içeri girmeye çalıştıkça duvara çarpıyorum kafamı, kolumu, kanadımı… Sanırım ben sadece yanlış zamanda doğru kalbe değmeye çalışan o talihsiz kişiyim Osman.
Çok kısa zamanda ne çok sevdim seni. Ne çok güldük, ne çok sustuk. Belki krallığından içeri almadın beni ama bahçesinde güneşlenmek bile yetti. O bahçede bana sonsuz zamanın durakladığı yüzyıllar yaşattın. Bu demode romantizmime farkında olmadan ortak olduğun için teşekkür ederim.
Seni bilenler çok güldü bu hallerime Osman. Sevmez, gelmez, umut etmek saçmalık dediler… Ama bir cümleye bin anlam yüklemek… Bu duygusal süreci hiç merak eden yok.
Son bir şey eklemem gerekirse, senin gözünün içine ilk baktığımda “oyun arkadaşımı buldum” dedim, içleri parıl parıldı büyülendim. Sonra o gece bir şarkı dinledim ve bir aşk şarkısı oldum. Yaydığım aşk enerjisi sayesinde ne çok eğlendik. Sonra bir noktada ben yoruldum, sen zaten yoluna devam ediyordun, belki farkımdaydın belki değildin… Belki de sadece istemedin Osman bilmiyorum.
Sonra ben de oyun arkadaşımı kaybettim. Sen tabi ki bundan sonra yola devam edeceksin, eminim birini de çok seveceksin. Ama “tek başıma” sana yetişmeye çalışmak beni çok yordu. Ben biraz dinlenmeyi tercih edeceğim. Artık içimde ne bir keşke, ne bir pişmanlık, ne de keşke bunu da söyleseydim diyebileceğim bir şey var, okursan şayet, baştan sona bütün hikayemi anlattım sana. Her damla gözyaşıma ziyadesiyle değdin, iyi ki doğdun da, sana aşık oldum.
İREM SARIKAYA