Son dönemlerde, insanların “MUCİZE” zannı ile uyguladıkları, ama çok çabuk olarak hayal kırıklığına uğradıkları bir uygulama var; KARBONATLI SU İÇMEK.
Sanırım bu sayede son birkaç yıldır binlerce paket İNGİLİZ KARBONATI satılmıştır. Bu işin bilimsel verilerini, sizi teknik detaylara boğmadan vermeye çalışacağım.
Öncelikle, şu İNGİLİZ KARBONATINI bir tanıyalım. Kimyasal formülü NaHCO3 olan bir bileşiktir. Antiasit özelliğindedir. Bu nedenle alkali özellik gösterir. Kabartma tozu olarak da kullanılır. Hamuru evde veya fırınlarda kabartmakta kullanılan kabartma tozu, Sodyum Bikarbonatın (NaHCO3), kuru asitin (H+) ve mısır nişastasının birleşimidir.
Hemen bazı kavramları da açığa kavuşturalım. Çünkü İngiliz Karbonatının alkali olduğunu söylüyorlar, asit dengesini sağladığını konuşuyorlar, PH değerini ayarladığını iddia ediyorlar.
Nedir bu PH? Vücudumuz için anlamı nedir?
Doğada tüm maddelerin gösterdiği kimyasal davranışlar genel olarak ASİT veya bunun tam tersi BAZ olarak nitelendiriliyor. Baz için alkali terimi de kullanılır. Asitler genellikle iyi bir imaj ile anılmaz. Asidin aşındırıcılık ve yakıcılık özelliği herkesin aklında kazınmıştır.Baz ise daha az bilindiği için hakkında çok değerlendirme yapılmamıştır halk arasında. Oysa hem asit hem bazın kararında olduklarında yararları, aşırı veya az olduklarında ise zararları görülür.
Asit veya baz değeri PH kavramı ile ölçülür. 1’den 14’e kadar belirlenmiş bir cetvelde 1 sayısı en çok asit, 14 sayısı ise en çok baz derecesini gösterir. PH’ın açılımı Power of Hydrogen’dir. Yani hidrojenin gücü demek. Hidrojen miktarı arttıkça ortam alkali veya bazik dediğimiz kimyasal yöne kayar, azaldığı zaman ise asidik olur. 14 sayısının tam ortası olan 7 değeri nötr ortamı gösterir. Hayatın devamlılığı nötr ortamda değildir. İnsan vücudunun ideal PH değeri 7.35 – 7.45 arasındadır. Bu değer vücudumuzun hafif bazik yani alkali ortamda canlılığını sürdürdüğünü göstermektedir. İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde yaşaması, bedendeki her türlü yaşamsal olayın SORUNSUZ şekilde gerçekleşmesi için asit baz dengesinin ideal olması lazımdır. Bu dengeyi korumamızda en çok görev alan 2 organ akciğerlerimiz ve böbreklerimizdir.
Kan pH seviyesi 7.35’in altına düştüğünde asidoz dediğimiz bir çok hastalığa zemin hazırlayan bir biyokimyasal ortam oluşur. İki tip asidoz vardır: metabolik ve respiratuar (solunum ile ilgili). Metabolik asidoz sırasında vücudunuz yeterli asitten kurtulamıyor demektir.Böbreklerin arızalarından kaynaklanır. Solunum asidozu, vücutta çok fazla karbon dioksit (CO2) olduğunda oluşur.
Bu durum, astım gibi kronik solunum hastalıkları, göğüs yaralanması veya sinir sistemi sorunları gibi bir dizi nedenden ötürü gerçekleşebilir ama akciğerin yetersizliği sonucunda atılmakta sorun olan karbondioksitin birikmesine yol açar. Bu konuyu şöyle bağlayabiliriz, sağlıklı bir insanın PH değeri 7.35 – 7.5 arasındadır ve bu denge böbrekler ve akciğerlerin sağlıklı olmasına bağlıdır. Vücudumuz asit olsa ne olur, alkali olsa ne olur diyebilirsiniz.
Eğer bu denge korunmazsa, asit veya baz lehine dengede bir bozulma olursa, hücresel düzeyde arızalar çıkmaya başlayacağı için kanser dahil olmak üzere her türlü hastalık riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu denge işte bu kadar önemli. Şimdi bir eczacı olarak; yukarıdaki bilgileri verdikten sonra, insanların karbonatlı su hazırlayıp bu kadar çok içmelerinin sebebini irdeleyelim.
Piyasada şişmanlığın, yağlanmanın ve enerji yakmanın önündeki en büyük engellerden biri olarak vücutta asit birikmesinin olduğunu söyleyenler oldu. Bu noksan ve hatta yanlış bir değerlendirmedir. Asit miktarının artışının yukarıda söylediğimiz gibi bir çok pataolojiye zemin hazırladığını vurgulamak lazım. Ama aynı şey aşırı alkali değerin artışı için de geçerlidir. Bu bir denge meselesidir.
Vatandaşlarımız, kendi vücutlarının PH değerini dikkate almadan ve doktora danışmadan, günlerce, litrelerce İngiliz Karbonatı karıştırdıkları suları içtiler. Bu şekilde yaparak, fazla kilolarına sebep olarak düşündükleri vücutlarındaki asitliği düzelttiklerine inandılar. Elbette sonuç istedikleri gibi olmadı, olmaz da. Çünkü bu sürdürlebilir bir durum değil. Vücut PH dengesi üzerinde yürür, bunu dışarıdan bozmaya çalışırsanız,sadece sağlığınızı bozarsınız.
İngiliz karbonatı denilen sodyum bikarbonatta bulunan sodyum, özellikle kalp ve tansiyon hastalığı olanlarda büyük risk oluşturur. Çünkü sodyum( Na ) su tutucu ve ödem artırıcı etkiye sahip bir iyondur. Ayrıca fazladan alına su, yine bu grup hastalarda, hatta normal insanlarda da su tutlulumuna ve ödeme sebep olarak, dolaşım sisteminde rahatsızlıklar oluşturabilir.
Zayıflamak isteyenler, artık mucize iksirlerden lütfen vazgeçsinler. Böyle bir dünya yok çünkü. Şimdi bir büyük yanlış anlaşılmayı daha düzeltelim.
ALKALİ BESLENME İLE KARBONATLI SU İÇMEK AYNI ŞEY DEĞİLDİR.
Alkali beslenme, ideal PH değeri hafif alkali olan vücudumuzun bu dengesinin korunmasına yönelik olarak ihmal etmememiz gereken besin çeşitlerini öncelemek ile gerçekleşir.
Yeşil sebzeler, Aavokado, hindistancevizi, taze balık, tohum yağları , brokoli, ıspanak, brüksel lahanası, limon, greyfurt, domates, buharda pişirilmiş veya filizlenmiş baklagiller, himalaya tuzu ALKALİ besinlere örneklerdir.
Soframızı bunlarla zenginleştirebilirsek sağlıklı beslenme için önemli bir adım atmış oluruz. Hayvansal proteinler (et ve tüm süt ürünleri), tavuk, yumurta, şeker, yapay tatlandırıcılar, fıstık, mısır, mayalanmış besinler, alkol, kafein, kahve, çay, meşrubat, çikolata, mantar, meyve, kuru meyveler, bal ise ASİTLİ besinlere örneklerdir. Bu besinleri sürekli ve sadece bunlar olacak şekilde tüketmek vücutta PH dengesini değiştirebilir.
Doğal yağlar, nişastalar ve şekerler ise genellikle nötr olarak değerlendirilir. Ancak bunların da azı veya çoğunun zararlı olacağını hiç unutmamak gerek. Sözü şöyle bağlayalım, dengeli ve sağlıklı beslenmenin ön koşulu sebze ve meyve ağırlıklı olandır.
Bunlar vücudun doğal PH dengesini koruyan yiyeceklerdir. Elbette kararında olmak kaydıyla diğer yiyecekler de hayatımızın tadı, tuzu ve güzelliği olmaya devam edecektir.
Ama artık şu karbonatlı su içip sağlıklı olacağınız yönündeki yanlışlarımızdan vazgeçmeliyiz.
Selam ve sevgiler.
saglikciyiz.com.tr