Yeni yılın ilk ayı bitiyor… Nasılsın yeni yıl ? Ben çok yorgunum. Gözümden düşenler var. Duygularımın iniş çıkışları, zihnimin gelgitleri beni en doğal halime dönüştürüyor. Devrilmeye çeyrek kalmış ağaçlar gibiyim ama köklerim beni dik tutmaya çalışıyor. Reddettiklerim bu aralar en çok evet dediklerime döndü. Yıllardır kendime ne eziyetler çektirmişim. Yollara çıkmak istemişim yolları kapatmışım, güneş görmek istemişim perdeleri kapatmışım. En doğrusu bu sanmışım, öyle öğrenmişim. Başka türlüsünü denemeye cüret etmemişim. Muhtaç olduğumu sandığım kalabalıklardan arındım ilk önce, böyle çok daha güzelmiş. Sadeleşiyorum, görünmek, göstermek için yaşamayı, sevilmek için uğraşmayı yapamıyorum artık. Olması gerek, Mutlaka yapmalıyım cümlelerinin işi bitti ben de. ‘’Olduğu gibi’’ diye başlayan şiirler yazıyorum. Beni ve ihtiyaçlarımı ısrarla görmek istemeyenlerden, kötülük, samimiyetsizlik, hissettiğim her yerden arkama bakmadan kaçıyorum. Maskemi, güçlü görünmeye çalışan dik başlı kızı aynanın karşısında bırakıyorum, içimde ki çocuğu alıp en doğal halimize koşuyoruz. Bundan sonra bize ancak biz yararız. İç sesimi duymadan, kendim olmadan yaşayacağım bir yılım daha yok benim.
Hayatımı zorlansam da kabullendim. Zamanla içime nakışladım bu kabullenişi. Beni büyütsünler diye kimseye kendimi teslim etmiyorum, ihtiyaçlarım karşılanmadığında oturup bir köşeye beklemiyorum başka yollar deniyorum artık. Kendime şefkat vermezsem kimseden ne sevgi ne merhamet alamayacağımı biliyorum artık. Herkese yetmeye çalışan o kızı bıraktım artık. Babamı kurtaramam, annemin yarım kalan anılarını ona geri veremem. Ölen arkadaşlarımı geri getiremem. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler diyen Sezen’e bile öylece gülerim artık. Bir ağız dolusu gülmeye, bir sarılışa kanacak o kızda değilim artık. Bunlara inanmayacak kadar ihanete kurban verildim. Pirupak görünen ruhlardaki bataklıklarda boğuldum ben. Hayal tacirlerinden aldıklarımla iflasın eşiğinden döndüm sürekli. Artık en büyük hayalim benim, korkularımın başını okşuyorum, üzüntülerime sarılıyorum, mutluluğumla havalara uçup şarkılar söylüyorum. Gerçek hayatı unutup masallara inanacak bir yılım daha yok benim.
Sizler nasılsınız ? Ahlak fakirleri, umut tacirleri, dost görünümlü yedi kat eller ? Ne kadar çoksunuz. Bir aralar sizi komple bitirebildiğimi sandım ama siz yabani otlar gibi türemeye devam ettiniz. Kaçsam bulursunuz, beklesem vurursunuz, öldürsem doğarsınız. Her yerdesiniz. Benim bu yıl sizinle kaybedecek bir dakikam yok. Ben bu yıl sizi zalim, kendimi kurban ettiğim bu oyundan azat ediyorum. Öz değerlerimden zırh ve gardiyanlar yapıp tam karşınıza dikiyorum. Sürekli sizi suçlamayı da bırakıyorum. Yaralarınızı sarmaya da çalışmıyorum artık, bir tane yeni yılım bir tane hayatım var. Dışarıda benden çok daha iyi bir sürü şifacı var.
İçimde sofralar kuruyorum, dans ediyorum, yeni hayatımın ilk ayında kendime sözler veriyorum. Çocukluğum solmamış bir çiçek. Gençliğim taze bir dal, yetişkinliğim güvendiğim gövdem. Sanki toprağa bile daha sıkı tutunuyorum artık. Sanki ömrüme ömür katıyorum. İç sesimle sürekli sohbet halindeyiz. Kendim olmanın yolunu buldum, bulacağım. Çok az kaldı.
Bir yılım daha var mı bilmiyorum ama şu anda, bu hayatta kendim olabildiğim bir anım daha var benim.