Özellikle trafikte yaşanan yol verme tartışmalarının bir yerinde bu cümleyi duymak en büyük olasılıktır. Nüfusundan, yahut kalabalık aile ve hemşehrilik bağlarından kuvvet almak isteyenlerin cümlesidir bu. Ama cümleyi daha sağlamlaştırmak için parmaklar açık biçimde göğüs kafesine vurulması ritüeli de olmazsa olmazlardandır hani.
Karşı taraf çoğunlukla bu cümleyi duymazdan gelir, ender de olsa tartışma cümledeki soru işaretine varıldığında sonlanır.
Baş edilmesi zor durumlarda böylesi bir cümlenin işlevselliğine sığınanlarla ilgili bir merak oluştu bende. Acaba bozulan rezervuar, tıkanan lavabo, ya da tamir gerektiren diğer durumlarda da işe yarıyor mu bu cümle? Duygusal açmazları, ilişki problemlerini, çocukların ödevlerini yapmalarına katkı sağlamayı, sağlık sorunlarını çözmeyi de getiriyor mu beraberinde? Dahil olunması gereken bir davete icabet edilmek istenmediğinde durumu kurtarmaya yardımı oluyor mu? Hani derler ya “analar tahtını yapar da bahtını değil” diye, gelecek kaygısını da azaltır mı bu cümle?
Fiziksel güç kullanımı gerektiğinde sık başvurulan benim kim olduğumu biliyor musun cümlesinin derde deva hiçbir yanı yok kuşkusuz. Hele de en zor olanın insanın kendisini bilmesi olduğu düşünülürse. Elbette ki bu cümleyi kuranların kimlik ve kendilik gibi anlam karmaşalarıyla meşgul etmedikleri, aslında pek de tanışmadıkları bir kendileri var. Onlara en fazla kendilerinin kırıldığından eminim.
Kim olduğumuza ve kendimize dair verimli yolculuklara çıktığımız bir Pazar günü geçiriyoruzdur umarım. Esenlikler dilerim efendim…
FIRAT AVCI