YARIŞ-MA

YARIŞ-MA
Paylaş

Yarışma programlarını sever misiniz, izler misiniz, bilmiyorum. Her zevke , her alana göre olanı var maaşallah. Yakın zamanlara dek sadece bilgi yarışmaları vardı, hem de prime-time içinde yayınlanırdı. Artık günün her saati her konuda  yapılan yarışlar var. Her zevke, her keyfe göre. Hiç itirazım yok elbette, isteyen istediğine bakar da biraz dikkatlice bakınca hepsinde bana tuhaf gelen bir şeyler buluyorum. Belki siz de böyle düşünüyorsunuz zaman zaman.

En yeni, yeniden başlayan ile başlayalım mesela. Surviver adında olanı diyorum. Ülkede bin türlü sorun ve gündemde can sıkıcı olan bitenden kaçmak isteyenlerin sığınağı oldu hep, başladı, yine sıkıntılı günlerde. Tanıdık , meşhur birilerinin bence bazan danışıklı döğüş gibi çeşitli yarışlarını izliyor sevenleri… Araya özel hayatlarla ilgili yenilikler de katışıyor arada. En popüler olanlardan biri bence. Bakalım bu yıl neler yaşanacak… öyle de bir şey ki, yarışılan zaman, tekrarı, özeti, tartışması, izlenimler, konuklarının yorumları, elemeleri…hepsi saatler boyu sürüyor.

Herkes yemek yapar neredeyse. Ama öyle bir yarışma var ki, inanılmaz diyorum arada gözüm takılınca. Bana bir faydası da oluyor arada, inkar edemem. Bazılarını yeni tanıdığım özel yemekler bile var, amenna, teşekkür. Güzel sofralar kuruluyor ama öyle zor beğeniyor ki oradakiler, çatal ya da kaşık nerde durmuş, ne geç getirilmiş, ne eksikmiş, o çiçek neden taze değilmiş, içecek çeşidi azmış, evsahibi giyinememiş, oy daha neler neler… Nasıl da acıtıyorlar birbirini o kadınlar , inanamıyorum. Sonunda alacakları ödül buna değer mi sanki? Hem ne kadar olursa olsun o genç gelinlerin üzüntüsünü gördükten sonra, neyi değiştirir ki?

Ah bir tanesi var, galiba en eğlencelisi ki, ablam – ki tüm gün Tv izler- hiç sektirmez. Temizlik yapıyorlar, güle oynaya… Hep merak ediyorum. O kadar berbat kirletilmiş evleri nereden buluyorlar? Kadir var her hafta yarışan beş kişiyle birlikte yemek yapıyor. Çeşitli kanallarda zaman zaman bu formda olan daha doğrusu temizlik amaçlı programların en iyisi sanırım. E tabii orada da kadın profilleri birbirini kıyasıya eleştiren şekilde. Sanki kendileri dört saatte tüm evi hiç hatasız temizleyebilirlermiş gbi. Kendimi düşünüyorum da değil dört saat, dört günde temizleyemezdim o yarışmada olsam o pis evleri. Çok becerikli kadınlar.

Bir tane daha var farkına vardığım. Bir şeyin fiyatını tahmin etme üzerine kurulu bir konsept. Geç saatte yayınlanıyor. Pek bir yorum yapamıyorum onun hakkında. Sadece böyle bir tanesine neden gerek duymuşlar bilemiyorum. Tabii ki uyarlama bir yarışma yine. Varsın olsun.

Sevgili ya da eşlerin yarıştığı da var, hiç olmaz mı? Hem de kaç yıldır. Hoşça vakit geçirmeye birebir, sevenlerine… Ama ben çoğunlukla kaybedildiğindeki o celallenme ve çirkefleşme haline üzülüyorum. Tekrar nasıl da sarılırlar, birlikte olurlar, aklım almıyor hiç. Yazık tabii, değer mi, illa ki bir araba için bir sevgiyi harcamaya değmez.

Geldim en merakla izlediğim “yarış-ma” haline. Buraya bir gülümseyen emoji koydum sayın olur mu? Yelek-hırka-sueter nedir bilmeyenler mi istersiniz, kabanla montu karıştıranı mı, mantoya palto diyeni mi… Renkler hakkında ve uyumları hakkında bilgi veren dersler olsa keşke okullarda diyorum. Güzelim narçiçekleri kırmızı, fuşyalar da pembe olmazdı belki. Giyim kuralları, tarz, moda ve giysiye dair terimler…hepsi apayrı detaylı konular ama kızlar da , en azından bunları günden güne öğrenmek yerine birbiriyle didişmekten pek öteye gidemiyorlar. Yine de bilgi yarışmaları kadar ilgiyle izliyorum onları. Bazıları çileden çıkarıyor ve gerçekten de “yarış-ma” diyorum onlara.

Ve illa ki iki arada bir derede izlemeye çalıştıklarım… Benim sevdiklerim bilgi yarışmaları. Sanırım artık yaşlanıyor olmamla alakalıdır. Yeni bilgilere erişmek de eskileri check etmek de önemli, her zaman da öyleydi aslında. Ama bildiğimle orada denk geldiğim her zaman uyuşmuyor. Takdirle izlediğim kişiler oluyor. Çok da kızdıklarım var elbette. Sorulan sorulara takılıyorum zaman zaman. Hiç bilmediğim bir şekliyle bildiğim bir deyimi soruyorlar mesela. Şaşıp kalıyorum. Coğrafyamızın tescilli yemeklerini de hiç bilmezmişim mesela, ne ayıp, ama öğreniyorum aklımda kaldığınca. Mesela bariz bir hatalı soruya çok takıldım geçende. Bazı kumaş isimleri vardır ki kalıptır, Fransızcadan dilimize “kazayağı” diye çevrilen bir desendir (pied de poule), onu bir renk olarak sordular. İnanılmazdı. Olacak tabii ama keşke olmasa derken de “Bunca yozluğun arasında bilgi yarışması bulmuşsun, bir de hata mı arıyorsun? “ deyip kızıyorum kendime. İyi ki var kanal 360, bu dediğim yarışma orada… Üçte Üç var TRT de, ve yılların eskitemediği “Kelime Oyunu”, sunuculuğunu Ali İhsan Varol’un yaptığı, sırasıyla Kanal 1, Bloomberg HT, Show TV, FOX ve şimdi teve2’de yayınlanan yarışma programı.

Yaşam, oluşmamızı sağlayan yumurtaya ulaşmak isteyen bir spermin diğerleriyle yarışıyla başlıyor, gelişip çeşitleniyor yarışma hallerimiz yaşamayı becerdikçe. “Dünü gününe eşit olan kayıptadır” derler ya, bizi iyiye götürecek ne varsa yarışalım onu elde etmek için… Hilesizce, dürüst ve kibarca olsun. İyi kalın.

SUNA ÇİFTCİ

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın