Yaşayıp Gidiyorum

Paylaş

Hayatımda pek bir değişiklik yok olunca da alışmışım ilk önce arayıp sana anlatmaya şimdi anlatamayınca yaşanmamış gibi oluyor. O yüzden aklımdayken, izninle biraz anlatacağım. Aynı evde oturuyorum, evin eşyaları hala aynı, hala aynı sıkıntılarla boğuşuyorum… Hala aynı kişilerle görüşüyorum. Bazen kendimi sıkışmış gibi hissediyorum. Çırpındıkça batıyormuş gibi. Sanırım tam da bu yüzden geceleri taş taşımış yorgunluğunda uyanıyorum yeni güne.

Her şeyin hala aynı olması biraz konforlu ama çokta bunalıyorum. Biliyorum dertsiz hayat yok ama ben biraz başka dertlerle uğraşmak istiyorum… Geçenlerde eve giderken senle okuduğumuz okulun önünde durup uzun uzun baktım. Duvarlarında gülmeler, bahçesinde sarılmalar… Şimdi önünde durup düşününce görüyorum ki içi bomboş, kimsesiz kalmış, unutulmuş sanki.
Boşluk bazen çok kırıcı olabiliyor….

Unutmak bizim bildiğimiz undan çıkıyormuş biliyor musun ? Un ufak etmekten. Mesela geçtiğimiz kış çok kötü düşmüştüm, çok canım yanmıştı ama şimdi sadece o düşüş anını hatırlıyorum çektiğim ağrıları hissedemiyorum. Sanırım Tanrı’nın en büyük hediyesi unutmak. Düşünsene bizi koruyan bir şey var, bizi kollarına sarıp bağrına basıyor. Ama bu unutma işini ben çok abarttım. Beynime o kadar kötü davranmışım ki gün içinde hatırlamam gereken bir şeyi bile hatırlamıyorum. Hafızam nehirler gibi akıp gitmiş. Omuzumda ki yükü biliyorum, ruhumda patlayan volkanlardan da eminim, ama tam olarak neydendi hatırlamıyorum. Soruyorlar bazen, ne bu hüzün ne bu şarkılar diye ama tam olarak neden böyle açıklayamıyorum.

Geçenlerde iki köpek gördüm, birbirleriyle çok kötü kavga ediyorlardı, bir saat sonra evimin önünde gördüm onları, yan yana uzanıyorlardı. Hatta beyaz olanın ensesinde kan vardı kavgadan sonra. Bu beni çok etkiledi, yani bir kavgada en çok yara alan her zaman küs kalmalıdır, ya da her zaman haklıdır diye bir şey yokmuş. Yani artık sana hiç kızmıyorum. En büyük yara ben de ama sel gitti kum kaldı, başımın çaresine bakıyorum.
İREM SARIKAYA